Psyhco Administratör
Hit Puanı : 1985770 Leader Point : 5 Mesaj Sayısı : 485 Kayıt tarihi : 10/07/10 Yaş : 33 Cinsiyet :
| Konu: The Thing / 2002 / Tek Link / Crack / Full İndir / Download / Oyun İndir C.tesi Ara. 03, 2011 8:20 pm | |
| [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Filmleri oyuna çevirme fikri gerçekten de iyi bir fikir. Son zamanlarda oyunları da filme çevirmeye başladılar, bu da ayrıca iyi bir fikir. Tarihte bizde iz bırakmış filmlerin içine girip, onun dünyasında savaşmak, konusunda bizim de yerimizin olması gerçekten de harika bir duygu. Zamanında bizi çok etkileyen sahneler, replikler olmuştur. Şimdi artık ilerleyen teknoloji sayesinde biz de bu dünyanın içinde olabiliyoruz. Orada, televizyon ekranında gördüğümüz ter döken karakterin yerine geçebiliyor, belki de kim bilir, filmin izlediği yolu değiştirip o zaman izlerken, "keşke böyle olsaydı" dediğimiz gibi yapıyoruz. Artık bu şans bize verildi, bize de bunu sonuna kadar kullanmak düşüyor. John Carpenter'ı hepiniz tanırsınız. Sağlam hikayeleri vardır. Bir zamanlar The Thing adında harika bir film vizyona girmişti (1982). Herkesi derinden etkilemişti. Ben filmi tazeyken izleyemedim ama izlediğim zaman, benim de üzerimde derin etkiler yaratmıştı, izler bırakmıştı. Hala sırtımda kesik izleri vardır [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] İşte Computer Artworks bu güzel filmi alıyor ve tam ağzımıza (bilgisayarımıza) layık bir oyun haline getiriyor. Gerçekten de oynarken yerimizde duramayacağımız, her saniyesi aksiyon ve korku kokan bir oyun bu. Bu dediklerimi oynarken daha iyi anlayacaksınız. Oyunda bir askeriz. Filmin geçtiği Antartika'ya neler olup bittiğini öğrenmeye gönderiliyoruz. Araştırma bölgesine indiğimizde işlerin yolunda gitmediğini anlıyoruz. Fırtına yüzünden telsiz bağlantımız kopuyor. Adamlarımızla birlikte, dış dünyadan kopmuş bir şekilde orada kalıyoruz. Herşey bize ve adamlarımıza kalıyor. Ortada neler döndüğünü araştırmak, ve olanlara bir çare bulmak zorundayız. İşte o anda yola koyuluyoruz. Oyunun atmosferi çok büyüleyici. Yanınızdaki adamların bile sizi strese sokacağını düşünürsek, artık mekanın neler yapacağını ne siz sorun ne de ben söyliyeyim. Dolaştığınız mekanlar genelde iç mekanlar, ama arada sırada fırtınalı dış mekana da çıkabiliyorsunuz. Zaten dışarısı komple beyaz, fırtınada da birşey gözükmüyor. Dışarı çıktığınızda, yaptığınız tek şey, başka bir kapıdan çıktığınız binanın değişik bir kısmına girmek oluyor. Dış mekanların başka bir aksiyonu yok yani. Bir de son bölümlere doğru bir iki şey patlatıyorsunuz. O kadar. Asıl olay, iç mekanlarda geçiyor. Araştırma lablarında olduğunuzdan etraf kesik yaratıklarla, patlayıcı kimyasallarla dolu. Bu nedenle ateş ettiğiniz yere, hatta bastığınız yerlere bile dikkat etmeniz gerekmekte. İlerlediğiniz zaman, karşınıza neyin nereden çıkacağını asla kestiremiyorsunuz. Koridor sağa dönüyor, siz sağ tarafa silahınızı yönlendiriyorsunuz ama yaratık sol taraftaki duvarı delerek karşınıza çıkıveriyor. Oyun boyunca asla silahınızı indiremeyeceksiniz, tamamen paronayak bir şekilde ilerlemek zorunda kalacaksınız. Oyunda sadece yaratıklarla değil, yanınızdaki adamlarla da ilgilenmeniz gerekli. Oyunda güven meselesi çok harika bir şekilde işlenmiş. Yanınızdaki askerlerinizin size güvenmesi gerekiyor ve bunu sağlamak da size düşüyor. Size güvenmedikleri zaman sizin emirlerinizi dinlemeyebiliyorlar. Hatta daha da şüphelenirlerse, size ateş edebiliyorlar. Onların güvenlerini sağlamak için, onlara silah, sağlık çantası veya çephane veriyorsunuz. Böylece güvenleri artıyor. Oyun boyunca yaptığınız hareketler, adamlarınızın size olan güvenlerini değiştiriyor. Peki neden size güvenmiyorlar dersiniz? Çünkü her an herkes yaratığa dönüşebiliyor. Bir virüs olan yaratığı vücudunuza almak ve yaratığa dönüşmek için sadece ufacık bir salya bile yeter. Bazen yoğun bir kapışmanın ardından kimin hastalandığını anlayamayabiliyorsunuz. İlerlerken hiç beklemediğiniz bir anda arkanızdaki çok güvendiğiniz bir adam yaratık olup size saldırabiliyor. Bu da hiç iyi birşey değil. Bunu engellemek için adamlarınızı yaratıklardan uzak tutmanız, onları korumanız gerek. Uzak tutmanız derken, diğer adamların kullanımı size ait değil, hepsinin tamamen kendilerine has yapay zekaları var. Adamlarınızın hasta olup olmadıklarını kan testi ile anlayabiliyorsunuz. Bunu onlara uygulayarak gerçeği öğrenebiliyorsunuz. Alet kırılırsa, adam yaratık demektir ve hemen testin ardından size saldırmaya başlıyor zaten. Ayrıca oyunda iğrenç kanlı mekanlara da gireceksiniz. Kopmuş kollar, parçalanmış kafalar, yerlerde kan akan odalar göreceksiniz. Siz gördüğünüzde etkilenmeyebilirsiniz belki ama yanınızdaki askerleriniz korkmaya başlayabiliyorlar. Korktuklarını hemen belirtiyorlar zaten ama siz karakter ekranından onların resimlerine bakarak da bunu anlayabiliyorsunuz. Hemen titremeye başlıyorlar. Oyunda korku 2 kademe. Az korkarlarsa sağa sola panikleyerek bakıyorlar, çok korkarlarsa titremeye başlıyorlar ve saçmalıyorlar. Uzun süre korkarlarsa, size olan güvenleri düşüyor veya kaçıp gidiyorlar. Adamların korkularına engel olmak için veya iyileştirmek için korkulan mekandan uzaklaşmanız gerekiyor. Ama orada işiniz varsa, askerinize adrenalin de enjekte edebiliyorsunuz ve bir süreliğine panik yapmamasını sağlıyor. Bu odada tamir edilecek bir aletin olduğu zamanlarda, korkan bir mühendis varsa çok işe yarıyor. Çünkü normalden 10 saniyede bitirdiği bir işi, korkarken 1 dakikada ancak bitirebiliyor. Oyunda ilerlerken bir dolu asker kaybedeceksiniz. Çoğu yaratık olacak ve kendi ellerinizle onları öldürmek zorunda kalacaksınız. Ama genellikle de yeni adamlar bulacaksınız. Zaten ana göreviniz yaşayan birilerinin olup olmadığını araştırmak. Bunu yaparken işler karışıyor. Rastladığınız adamlar ya doktor oluyorlar ya da mühendis. Doktorlar devamlı sizi iyileştiriyorlar, mühendisler ise etrafta kapıları açmaya yarayan bozuk terminalleri tamir etmeye yarıyorlar. Bazen bizim adam da tamir edebiliyor ama çok komplikeyse beceremeyebiliyor da [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Adamlarımıza bizi takip etmeleri, beklemeleri gibi emirler verebiliyoruz. Ayrıca karakter ekranından, onlara silah ve cephane de verebiliyoruz. Diğer sağlık verme, iğne yapma gibi şeylerde ise, gerekli aleti inventory'den seçip, adama yüzümüzü dönüp sağ mouse tuşuyla yapıyoruz. Oyunda karşımıza çıkan yaratıklar da oldukça garip ve iğrenç. İlk başlarda minik böceğimsi yaratıklar karşımıza çıkıyorlar ve bunları normal silahlarımızla tıkır tıkır öldürebiliyoruz. Ama daha büyükleri geldiği zaman, öncelikle normal silahımızla enerjilerini sonuna kadar düşürmemiz, hemen ardından da alev silahıyla yakmamız gerekiyor. Eğer yaratıklar hamileyse, içlerinden yavruları çıkıp sizi ısırabiliyorlar. Alev makineniz yoksa, kaynak makinesi gibi daha minik silahlar da bulabiliyorsunuz. Oyunda sağlık veya silah gibi derdiniz pek olmuyor, genelde kıyıda köşede, ter edilmiş odalarda silah ve sağlık bulabiliyorsunuz. Silahlarımız fazla çeşitli değil. Tabanca, makineli tüfek, shotgun, grenade launcher, alev makinesi, kaynak makinesi, sniper silahlarımız arasında. Ayrıca kullanacağımız aletler de oyun boyunca bize yardımcı oluyor. Bunlar arasında, yangın söndürücü, kan testi, adrenalin, 3 çeşit el bombası, el feneri ve sağlık çantası var. Aralarında en önemlisi el feneri. Çünkü genelde karanlık mekanlarda olacağız ve kıyıda köşede silah ve sağlık bulmak için el fenerine ihtiyacımız olacak. Yangın söndürücü ise hiç beklemediğimiz bir anda çıkan yangınlarda kızarmamamız için yardımımıza koşacak. Oyunun grafikleri, fazla detaylı olmamakla birlikte göze hoş gözüküyor. Geforce 3 ve daha yukarısı ekran kartları için yapılmış bir dolu efektle geliyor ve bunlar atmosferi ikiye katlayan cinsten ışık oyunları. Sallanan lambalar sis gibi şeyler. Karakter animasyonları oldukça yumuşak, yüz modellemeleri de detaylı sayılır. Ama genel olarak mekan ve karakterler fazla detaylı değiller. Ama yine de neyin ne olduğu anlaşılabiliyor. Mesela kullandığımız bilgisayarlardaki masaüstü ikonlarını görebiliyoruz [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Oyundaki canavar modellemeleri ise herşeyden daha iyi olmuş, bazen kameralarla falan izleme şansınız oluyor, yakından bakarak incelerseniz çok "şeker" modellendiklerini göreceksiniz. Oyun ses olarak da oldukça başarılı. Dinamik müzikler oyunun atmosferini körüklüyor. Girdiğiniz odalarda değişen müzik, savaşlarda temposu artan kemanlar falan hep sizi koltuğunuzdan fırlatmak için yapılmışlar. Ayrıca oyunun credits müziği de oldukça iyiymiş. Silah seslendirmeleri, mekanlardaki akustik de iyi ayarlanmış. Yankılanma efektleri, yaratıkların böğürmeleri falan da oldukça yerinde. Sadece arada sırada ara demolarda ses gidiyor, bunun çözümü nedir bilmiyorum ama fazla sorun olacağını sanmıyorum. Sistem ihtiyacı olarak o kadar da yüksek bir sisteme ihtiyaç duymuyor bu oyun. Ama yine de P3-800 ve 128 RAM'den aşağı olmasın ki ağız tadıyla oynayabilesiniz. Oyun GeForce 2 MX'lerde de rahat çalışabiliyor ama dediğim gibi, Geforce 3 ve yukarısı için optimize edilmiş aslında. Yazının sonuna gelirken, bu oyunu sizlere ısrarla tavsiye ediyorum. Çünkü gerçekten alınması ve korkulması gereken bir oyun. Ben aldım ve korktum. Gerçekten [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Gerek konusu, gerek atmosferi, beklenmedik olayları falan, aynen filmini yansıtıyor. Oyunu oynamadan önce fırsatını bulursanız filmini izlemenizi tavsiye ederim. Oyun o zaman daha da anlamlı hale geliyor. Şimdi ben bu yazıyı bitiriyorum, siz de hemen gidip bu oyunu alıyorsunuz. [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] İşletim Sistemi: Windows 98/ME/2000/XP İşlemci: 400 MHz Pentium III RAM: 64 MB of Ekran Kartı: 8 MB 3D HDD: 600 MB
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] | |
|